Canınız balık mı çekiyor? Ama bizim balıkçılar da hep aynı, değil mi? Aynı mezeler ve aynı usul pişirilmiş balıklar. Balık başka türlü servis edilemez mi? O zaman deniz mahsullerinin hasını yemek için Kosinitza’ya gelin.
Kosinitza, Kuzguncuk’ta yer alan ufacık bir restaurant. Aynı zamanda Kosinitza, Kuzguncuk’un eski adı. Restaurant 25 kişilik. Taş çatlasa 30 kişi alır. Butik hizmet veriyorlar. İbrahim Özyürük buranın sahibi. Kendisi Galatasaray Lisesi mezunu. Fransız ekolünden. Hep restaurant’ın başında. Balıkları sabaha karşı gidip kendisi seçiyor. Her detayla kendisi ilgileniyor. Ordulu bir aşçıları var. Ama yemek tarifleri hep İbrahim Bey’den. Aşçıya da her şeyi o öğretmiş. İbrahim Bey, müşterilerini sanki evde misafirlerini ağırlar gibi ağırlıyor. Her masayla tek tek ilgileniyor. Belli ki Fransız mutfağına tutkun. Monsieur, işi biliyor.
Restaurant bana İtalya’yı hatırlatıyor. Böyle, ailelerin işlettiği ufak ‘trattoria’lar vardır Roma’da. İşte burası da aynen öyle. Ortada deniz mahsulü mezelerin olduğu tabaklarla dolu bir yuvarlak servis masası ve etrafında masalar. Öyle Kavaklıdere, Doluca, Corvus gibi ‘commercial’ şaraplar yok burada. İbrahim Bey şarapları bile özel seçiyor. Bize, Umurbey Sauvignon Blanc öneriyor. İlk defa test ediyoruz ama çok beğeniyoruz. Annem İtalyan sofra şaraplarına benzetiyor, babam Pinot Grigio’ya.
Entree olarak ortadaki masadan mezeler seçiyoruz. Hepsi birbirinden güzel ve enteresan gözüküyor. Somon ve közlenmiş patlıcanın kombinasyonu, yaprak sarmanın içinde balık ve baby kalamar muhteşem. Hepsi günlük çıkıyor. Her şey taze. Ahtapot o kadar güzel marine edilmiş ki normalde kayış gibi olan hayvan burada lokum gibi. Mutlaka damak zekinize uygun bir şeyler bulabilirsiniz.
Ardından ara sıcak olarak ahtapot veya kalamar ızgara alabilirsiniz. Eğer Fransız mutfağına meraklıysanız meşhur balık çorbası ‘Bouillabaisse’ deneyebilirsiniz. Yemek öncesi tadımlık çorba getiriyorlar zaten. Ne kadar lezzetli olduğunu anlıyorsunuz. Her yerde ‘Bouillabaise’ bulmak mümkün değil tabii. Meraklısıysanız asla kaçırmayın derim. Ayrıca ‘Moules Marinieres’ de yapıyorlar.
Ana yemek için çok fazla seçenek var. Eminim hepsi de muhteşemdir. Ama size tavsiye edeceğim spesiyalite ‘Milföy kaplamalı porçini mantarlı dil balığı güveç’. Aman Tanrım! Bu kadar lezzetli bir şey yemiş olamazsınız. Baş döndürüyor, kendinizden geçiriyor. Ayrıca sunumu da harika.
Bu arada dükkan ufacık. Duvarlarda satılık tablolar var. Her ay değişiyorlar. Eee, tabii Kuzguncuk sanatçı mekanı. Böyle olması normal. Dükkanın dokusuna da çok uyuyor. Müşteri kitlesi de çok kaliteli. Belli ki burayı bilen geliyor. Öyle alakasız insan profili görmüyorsunuz. Herkes bu muhteşem yemek deneyiminin tadını çıkaracak tipten.
Ve tatlı. Ben çok tatlıcı değilim açıkçası. Ama bir tanesi var ki asla hayır demem: Creme Brulee. Wowww! Kosinitza’da da harika yapılmış. İki ayrı kapta getiriyorlar. Biri vanilyalı, biri dağ meyveli. Çok da iddialı panna cotta’ları var. Mutlaka denemelisiniz bence!
Ama işin kötü tarafı ertesi sabah kalkıp tartıldığınızda 1 kilo almış oluyorsunuz. Biraz tuzdan tabii. Bu konuda uyarayım. Ama değer mi? Kesinlikle değer!!!Bir hafta az yiyin, rejimi Kosinitza’da bozun derimJ Bu arada eğer haftasonuysa mutlaka rezervasyonlu gidin.
İletişim: İcadiye Cad. Bereketli Sok. 2/A Kuzguncuk-İstanbul 0216 334 04 00
İstanbul'un içinde - İstanbul'dan uzak - en sevdiğim gizli köşelerden biri! Her kelimesine katılıyorum kesinlikle! Yemeğin ve lezzetin tadına varıyorsunuz! Mutlaka denenmeli!
YanıtlaSilben de geçen hafta gittim, bayıldım! milföylü dil balığından yedik biz de, enfes. yazılarını çok beğendim, ellerine sağlık, takibe aldım hemen..
YanıtlaSilbenim bloguma da bakarsan çok sevinirim.
http://tuzvekarabiber.blogspot.com/