22 Eylül 2011 Perşembe

Paris Hilton'la Bir Akşam Yemeği...


Dün gece Alem Dergisi ve Divarese’in ortak olarak organize ettiği Paris Hilton’un katılımıyla gerçekleştirilen akşam yemeğine davetliydim. Betül Mardin’in kurucu ortaklarından olduğu Image Halkla İlişkiler şirketi yine oldukça başarılı bir işe imza atmıştı. Deniz Palas’ın üst katında bulunan X Restaurant aşağı yukarı 60 davetliyi misafir etti.  Akşam yemeği, gece için özel olarak tasarlanmış (ve 24 saat içerisinde üretilmiş) pembe renkli ince uzun bir masada servis edildi. Kendisi bu detaya dikkat etti mi bilmem ama tam Paris Hilton’a göreydi açıkçasıJ  Masa gümüş rengi suplalar, siyah peçeteler ve kristal efektli avizelerle süslüydü. Davetliler saat 20.00’den itibaren kokteyl için hazırlanmış dış mekanda sohbetlerine başladılar. Paris ise iki güzel sarışın(asistanları sanırım) ve zenci bodyguard’ıyla saat 21.30 gibi mekana geldi. Kısa süreli bir açılış konuşmasından sonra yemek servisine başlandı.

Gecede ne servis edildi?
Öncelikle oldukça başarılı bir akşam yemeği menüsüydü. X Restaurant’a tebrikler! Size menüyü yazıyorum:
Kokteyl
Enginar Cipsi
Patates Cipsi
Pancar Cipsi
Zeytin
Grissini Çeşitleri
Krudite
Buzda taze meyve

Kanepeler

Havyarlı humus ve kereviz sapı
Yengeç Salatası

Ana Yemek

Zeytinyağlı Cunda enginarı, Izgara Jumbo karides ve somon füme
Sarıkız mantarı ve küşneme ile risotto
Taze baharatlı ıstakoz kuyruğu ve kurutulmuş balık havyarı ve kurutulmuş palamut ile patates püresi

Tatlı

Ananas carpaccio, tropik sorbe ve karamelize ceviz taneleri


Paris Hilton’u nasıl buldum?

Çoooookkkkk profesyonel. İlk söyleyeceğim bu. Kesinlikle nasıl poz vereceğini, nasıl davranacağını,  nasıl konuşması gerektiğini ve nasıl dikkat çekeceğini iyi biliyor. Tüm bunlar ona öğretilmiş .  Kesinlikle  aptal sarışın değil yani.  Ama gerektiğinde o imaja da bürünebiliyor.  

Çok güzel olduğu söylenemez ama she is shining! Hoş bir havası ve bir pırıltısı olduğu %100. Fakat davetlilerin de ondan geri kalır bir yanı yoktu maşallah. Begüm Şen, Paris’in tepesinden bakıyordu ve yine çok şıktı. Yemeğe geçilmeden önce herkes gruplar halinde Paris’le fotoğraf çektirmek istedi tabii ki. O da kendinden bekleneni yaptı. Bu da işinin bir parçası elbette ki. İnsanlarla gerektiği kadar sohbet etti. Sempatik davrandı ama mesafesini de korudu.

Yemek boyunca asistanı olan iki sarışın kızın arasında oturdu ve bodyguard’ı da sürekli etrafındaydı. Yanına gidip konuşmak isteyenleri geri çevirmedi ama dediğim gibi gereksiz diyaloga da girmedi. Gecenin en komik anları genç erkek davetlilerin Paris’le konuşmak için yarışa girmesiyle yaşandı. İsim vermeyeceğim tabii ki de ama kendisini after party’e çağıran bile oldu. Hatta biri konuşma faslını o kadar abarttı ki organizatörler tarafından Paris’in yanından uzaklaştırılmak zorunda kaldıJ

Dikkatimi çeken başka bir nokta da Paris Hilton’un ilk gözüne çarpan detaylardan hoşlandığını belirtmesi oldu. Mesela fotoğraf çekilirken önce benim kemerimi beğendiğini ve aynısının kendinde de olduğunu söyledi. Ardından arkadaşımın elbisesini beğendiğini belirtti. Daha sonraki saatlerde tuvalete gittiğimde de başka birinin kolyesini beğenmekle meşguldü. Ben de bu ‘beğenme’ işinin bir taktik olduğunu çakmış oldum. Aslında iyi bir strateji.  Samimi olmadığın insanla başka ne konuşursun? Onlarla ilgili bir şey beğen, söyle ve ‘sempatik Paris’ olarak akılda kal. Ben de böyle yapacağım artık. Show business böyle bir şey olsa gerekJ

Paris Hilton yaptığı kısa konuşmada İstanbul’a 8. kez geldiğini söyledi. Şehri ve insanlarımızı çok sevdiğini belirtti. Cuma günü Mumbai’ye geçiyormuş. E kız yoğun tabii! Yemekten sonra bir fasıl daha fotoğraf çekimi oldu. Gayet sempatik bir şekilde aşçılarla bile fotoğraf çektiriyordu. Tek sorun etrafta sürekli fır dönen korumaydı.

Paris, siyah bir mini elbise  giyip Gossip Girl’de sıkça kullanılan Swarovski boncuklu kolyelerden takmıştı.  Ayakkabıları da yine her zamanki gibi ayağına 2 numara büyüktü. Rahat etmek için iyi yöntem aslında. Düşünsenize mesela Louboutin giymek dünyanın en iyi hissettiren aynı zamanda en acı veren deneyimidir. Kendinizi sexy hissedersiniz ama aynı zamanda ayaklarınız paralanır. Paris büyük ayakkabı giyerek ortadan bu sorunu kaldırmış oluyor. Yürürken ayağından fırlarsa onu bilmem tabii!

Geceye davet edilenler cemiyet hayatının sıkça gördüğümüz simalarıydı ama burada tek tek isim saymayacağım. Tanıdığım bazı mimar, tasarımcı ve sanatçılar da geceye davet edilmişti. Sonuç olarak çok hoş, akılda kalan, keyifli bir gece geçirdik. Emeği geçen herkese özellikle Image Halkla İlişkiler’den Arzu Demirer ve Anita’ya sonsuz teşekkürler!

1 yorum: