Dün Yıldız Sarayı Büyük Mabeyn Köşkü’nde ‘Hat Sanatının Şaheserleri Hilye-i Şerifeler’ sergisi açıldı. Serginin açılışına Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül ve Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Ertuğrul Günay da katıldı. Serginin ev sahipliğini ise Yıldız Holding adına Ali Ülker ve Antik A.Ş. adına Nurcan Artam yaptı. Geçen sene ‘Kur-an’ı Kerim’ler için benzer bir sergi düzenlenmişti. Bu sergi onun devamı niteliğinde sayılabilir. Eserlerin güzelliğinin yanı sıra restorasyonu yeni tamamlanmış olan ve İstanbul Valiliği himayesinde olan Yıldız Sarayı Büyük Mabeyn Köşkü de büyüleyici ve görülmeye değerdi. Sergi 1 Aralık’a kadar gezilebilecek. Meraklısına duyurulur!
Hilye-i Şerife nedir?
Bildiğiniz üzere İslam dinine uymadığı düşünüldüğünden bizim sanat tarihimizde kutsal sayılan kişilerin resimleri ve heykelleri yapılmamıştır. Hz. Muhammed’i resmetmeye hiçbir sanatçı cesaret edememiştir. Kiliselerde görmeye alışkın olduğumuz Hz. İsa ve Meryem tasvirleri gibi eserlere bizde rastlanmaz. Bu yüzden farklı bir yola gidilmiş ve Hz. Muhammed’i tanıyanlar tarafından anlatılanlar referans alınarak peygamberin özellikleri yazıya dökülmüştür. Osmanlı hattatlarca 17. yüzyılda geliştirilen bir süsleme sanatı olan hilye, kelime olarak ‘süs, cevher, güzel sıfatlar, güzel yüz’ anlamlarına gelir. Hilye-i Şerife, Hz. Muhammed’in fiziksel ve karakter özelliklerini, ahlakını, insani özelliklerini, tavırlarını vs. tasvir eden eserlere verilen addır. Bir nevi peygamberimize düzülen methiyelerdir de diyebiliriz. Önceleri Müslümanlar tarafından bir saygı göstergesi olarak göğüs cebinde taşınan hilyeler daha sonra levha halinde yazılmaya başlanmıştır ki tarihte bilinen ilk levha halindeki hilyenin Hafız Osman olduğu görüşü kabul edilmektedir. Büyük ebatlardaki ilk hilye yazarının ise Kazasker Mustafa İzzet Efendi olduğu bilinmektedir. Hat sanatının en güzel örneklerinden olan Hilye-i Şerifeleri yazmak hattatlar için her zaman bir onur olmuştur.
Hilye levhalarının bölümleri:
Klasik hilyelerde bulunan bölümler şu şekildedir:
Başmakam: Hilyenin en üstünde bulunan besmelenin yer aldığı bölümdür.
Göbek: Hilye metninin en uzun bölümüdür. Hz. Muhammed ile ilgili anlatımların yer aldığı ortadaki yuvarlak, oval veya dörtgen bölmedir.
Hilal: Her hilyede olması şart olmayan bir bölümdür. Genellikle göbeği çevreleyen hilal şekline sıvama altın sürülerek uygulanmıştır. Burada nuruyla dünyayı aydınlatan kâinatın efendisine en çok güneş ve ayın benzetilmesinin etkisi vardır.
Halife İsimleri: Dört halife olan Hz. Ebubekir, Hz. Ali, Hz. Ömer ve Hz. Osman’ın isimlerinin yer aldığı göbeğin etrafında bulunan bölümler. Burada dört ana meleğin ya da Hz. Muhammed’in dört isminin yazıldığı örnekler de görülmüştür.
Ayet-i Kerime: En yaygın olarak Enbiya Suresi’nin 107. ayetinin kullanıldığı Hz. Muhammed’le ilgili bir ayet barındıran bölümdür.
Etek: Göbeğe sığmayan hilye metninin yazıldığı, son satırında ise hilye yazarını ve yazılış tarihini içeren bilginin olduğu bölümdür.
Koltuklar: Etek kısmının iki yanında bulunan, mutlaka tezhiblenen dikdörtgen şeklindeki alanlardır.
Bu bölümler hilyenin boyutlarına göre iç pervaz ve dış pervazla çerçevelenmektedir. Hilyelerde yazı çeşidi olarak en çok muhakkak, sülüs, nesih ve ta’lik yazıdan gelişen nesta’lik kullanılmıştır. Bunların dışında kufi, gubari ve icaze hat çeşitleriyle de yazılmış olan ve bu yazı çeşitlerinin birlikte kullanıldığı hilyeler de bulunmaktadır. Kullanım sıklığına göre bu yazı çeşitlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
Sülüs-nesih
Muhakkak-sülüs-nesih
Nesta’lik
Guburi
Kufi
Rıka
Size bunları yazmaktaki amacım eğer sergiye hilye hakkında biraz bilgi sahibi olarak giderseniz eserleri daha rahat inceleyeceğinizi ve sergiden daha çok zevk alacağınızı düşünmem.(Bu bölüm için Prof. Dr. Faruk Taşkale ve Ayşenur Kadakçı Velioğlu’nun hilye hakkındaki yazılarından yararlanılmıştır.)
Sergide hangi koleksiyonlardan eserler var?
Sergide Yıldız Holding’a ait Hilye-i Şerife’ler dışında Erdoğan Demirören koleksiyonuna ait parçalar en dikkat çekenlerden. Erdoğan Demirören, Türkiye’nin en geniş hat koleksiyonlarından birine sahip. Aynı zamanda Nezih Barut’un koleksiyonundan bazı örnekler görmek mümkün. Nezih Barut aslında bir resim koleksiyoneri ve tabii tombak koleksiyonu da eşsiz. Fakat aynı zamanda Türkiye’de bugüne kadar satılmış en pahalı hilye olan Kazasker Mustafa İzzet’in Hilye-i Şerif’inin de sahibi. Eser Antik A.Ş. tarafından 2010 yılında 1 milyon 150 bin liraya satılmıştı. Yine Zeki Cemal Özen, Demet-Cengiz Çetindoğan, Mehmet Çebi, Ferit Rızvanoğlu, Mehmet Ürgüplü, Latife Boyner gibi koleksiyonerlerin de parçalarını bu sergide görmeniz mümkün.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder